30 Aralık 2010 Perşembe

Bir Yıl Daha Bitiyor



bir yıl daha bitiyor
İşte bu kadar duru, bu kadar yalın
bu kadar el değmemiş
sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri
her sonda her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başkasını karşımıza
perdeler çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
sorgulamak kendimizi
öğrenmek ikizin anadilini,ikinci belleğimizi
öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz
karanlık günlerimizin kenar süslerini

biterken bir yılın son günleri
biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
gençlik ikindilerini
kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri

Bir yıl daha bitiyor.
Düşlerim, tasalarım,
yarım kalmış onca şey, her yıl
biraz daha kısalıyor bir öncekinden.
Bana mı öyle geliyor yoksa daha mı
hızlı ilerliyor zaman insan yaşlanırken.

Kırdım mı, incittim mi birilerini?
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yaşadıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim, dostluklarımı, ilişkilerimi.
Çoğalttım mı eksiklerimi?
Gözlerim çocukluk fotoğraflarımda mı kaldı?
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?

Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış,
saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?

Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
Geri verdim mi aldıklarımı;
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları?
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
hâlâ sevebiliyor muyum insanları?

Ovmalı gümüşlerimi, bakırlarımı,
cila geçmeli ahşaplarıma.
Ovmalı umutları. Saklı tutmalı gelecek inancını,
yarınları eksik etmemeli ağzımdan
hançer kıvamındaki o karamizah tadını.
Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım.
Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp
öyle başlamalıyım akşama, yeni bir yıla.
Ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda.
Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında?
Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta.


Murathan Mungan

Kent


Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
Ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
Burada gördüğüm kara yıkıntılarıdır
Hayatımın yalnızca yıllar yılı yıktığım,
Ve heder ettiğim hayatımın."

Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent.
Dolaşacaksın aynı sokaklarda.
Ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada,
Bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın.
Bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
Yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.


~ Konstantin Kavafis ~

29 Aralık 2010 Çarşamba



"bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. ve geceleri gökyüzüne bakarsın. herşeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana.. belki böylesi daha iyi. yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin..."

Küçük Prens -Saint Exupéry

Giderayak İşlerim Var



Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.

Nazım HİKMET

Acılar Denizi


Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını

bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Bir Kalb ki


Bir kalb ki onun sevmesi, aldanması yok.
Tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok.
Bin kez yazık olsun sevisiz bir yüreğe,
Aşksız geçecek günlerin faydası yok


Ömer HAYYAM

Kendini Saklama Çiçekleri



Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk
seninle
içinde güvensizlik ağaçları,
küstüm otları
kendini saklama çiçekleri
Özlem kirli bir kan gibi yüreklerimizi boğmasın
yalnızlık karanlık bir orman gibi
çökmesin içimize diye
biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle
Önümüzde dokunuşlardan uzak,
İnsafsız ve çok uzun bir kış var diye
koca bir yaz kendini saklama çiçeklerini
suladık durduk yalnızca
Biz aşk bahçemizi küçük
çok küçük tuttuk seninle...

Cezmi Ersöz

Aşk Olsa Gerek

Öyle tutkuluydun ki hayata başlarken...
Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni...
Aradaki o büyük boşluğun adı,
aşk olsa gerek...


Cezmi Ersöz

Bakışı Çağırır Beni Uzaktan

Bakışı çağırır beni uzaktan
Varınca çatılır kaşlar nedendir?
Bir yandan hoşlanır azarlamaktan
Bir yanda gözünde yaşlar nedendir?


Derindir alnımda gurbet çizgisi
Değişmez diyorlar bahtın yazgısı
Gönlümün içinde var ki bir sızı
Her akşam yeniden başlar nedendir?


Hasreti bağlayıp sazın teline
Yıllardır çıkmışım gurbet eline
Düşmüşüm bu yüzden elin diline
Üstelik yar beni taşlar nedendir?


Fuat Edip Baksı

Bir Adam



Korku dağlarının yürekçisi,
Ölüm denizlerinin kürekçisi;
Öyle suskun oturuyor şişesinin başında,
İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi,


Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması...
Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.


Özdemir Asaf

27 Aralık 2010 Pazartesi

Sadece Sev

Gölgemi gölgeleme;
Işığıma karış.

Sev sadece ...

Sesimi sev;
Sessizliğimi sevdiğin kadar.

Öfkemi sev ...
Dinginliğimi sevdiğin kadar.

Beni sev ...
Kendini sevdiğin kadar.

Kendini sev ...
Sevildiğin kadar.

Sesimi sesine kat benimle konuş
Sessizliğim ol halime karış

Öfkeni al öfkemle yarış
Dinginliğimi al kendinle barış

Beni sev ...
Kendini sevdiğin kadar.

Kendini sev ...
Sevildiğin kadar.

Sadece sev.

Ali KARAKUŞ...

26 Aralık 2010 Pazar

 

Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. "Yürüyeceğim” de, bas ve yürü!

Necip Fazıl Kısakürek

Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsin aşkın da...
Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
Gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...

Boşuna



Yanımdan geçerken bir tuhaf baktı,
Arzulu ve davetkardı mutlak.
Bense neden sonra farkına vardım,
Böyle işler bizden ne kadar uzak.

Şimdi
Ha başımı taşlara vurmuşum,
Ha düşmüşüm geceyle sokaklara;
Kimbilir ne zaman karşılaşırım,
Hem tanıyacağım da şüpheli bir daha.


Behçet Necatigil

Suçlama Beni


Suçlama beni böyle bırakıp gidiyorum diye
Bağrımı yakan bir yaradır bu ayrılık şimdi
Bil ki kanımdadır sevişmelerin yangını
Öylece girerken gecenin bağrına
Taşıyorum sımsıcak gülümşeyişini
Yaşanan günler hayatı oyarak gedikler açıyor
Durulur mu artık durgun sularda bekleyerek seheri

Talan ediliyor bahar ve aşk
Öyle bir soyun ki duracak gibi değil
Vurmazsak eğer kendimizi yola
Yaşamak zorunlu kurtarılırsa eğer bahar ve aşk
Ve şimdi hayat acı yeşil bir kader renginde
Hayatın ve sevincin kaderinin altettiği yer
Kavganın ortasıdır ki umudun çiçeklenişi
Aşkın yengisidir bu

Söylenecek bütün sözler
Sevincin ve sevdanın savunulmasına dairdir
Ve şimdi onlar yaralarını saracak birilerini beklemektedirler
Ey anısıyla kalbimi yakan
Kederlenme hemen ve suçlama beni
Böyle bırakıp gidiyorum diye


Ahmet TELLİ

Seni Saklayacağım




Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya...
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım...
Anlayacaksın.


Özdemir ASAF


Kötü olan herşeyin üzerine koca bir karanlık çöktü yine, sadece içinde iyilik olanlar parıldıyor öylece...

Hoşçakal

siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum

Ara Beni

Ara beni ki;
Hala sevdiğini bileyim.
Bir şeylere küsmediğini bileyim.
Bu aşktan vazgeçmediğini bileyim.
Merakımdan ölmeyeyim.

Ara beni ki;
Hasta olmadığını bileyim.
Yasta olmadığını bileyim.
Zorda olmadığını bileyim.
Merakımdan ölmeyeyim.

Ara beni ki;
Aramızdan su sızmadığını bileyim.
Kuşkularımın anlamsızlığını bileyim.
Ananın, babanın kızmadığını bileyim.
Merakımdan ölmeyeyim.

Ara beni ki;
Bu şehirde olduğunu bileyim.
Kimde olduğunu bileyim.
Evde olduğunu bileyim.
Merakımdan ölmeyeyim.


Nihat İlikcioğlu

Sevi Şiiri

Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman,taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost,her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde,küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kah çocukça mavi,kah inadına yeşil
Aydınlıklar,esenlikler,mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren,içinde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları,güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini,zalime direnişini
Haksızlıklar,zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı dünyada
Sensin,her şeyin üzerinde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Ben de yeniden var olmanı,benimle bütünleşmeni
Mertliğini,yalansızlığını,dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim,ben seni sevdim,ben seni...

Ümit Yaşar Oğuzcan

25 Aralık 2010 Cumartesi

Bir Gün




Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış bir hazza bırak
Döküldün dudağından en mutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum

Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kalbimde sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum

Ümit Yaşar Oğuzcan

Andıkça


Ne zaman seni düşünsem içim ürperir
Seninle geçen her saat, her gün gelir aklıma
Bir akşam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir
O eşsiz hatıralar bütün gelir aklıma
Ne yapsam unutamam yaşadığımızı
Sevgindi sevgilerin en yalansızı
Şimdi nerde bir gül görsem kırmızı
Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma
Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin
Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin
Dünyada ne benim yerim var artık ne senin
Ağlarım başucunda ölümün gelir aklıma

Ümit Yaşar Oğuzcan

Kum

Sen kum nedir bilmezsin
Deniz görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir.

Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır.

Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadın ki,
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir.

Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin, öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır.
Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildigin kadar,
Bütün güzellikler sende
Aşk bendedir.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yalnızlığın Adı














Derin bir uyku...
Düşümde
Düşündüm ister istemez
Aklıma takıldı
Yalnızlığın adı

Tam o sırada
Bir sinek
Beni uyandırdı
Gerçek bir sinek
Yalnızlığın adı
Düşümde kaldı


Özdemir ASAF

İstiyorum



İstiyorum gideyim sevdiğimle.
İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak.
İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi, kötü mü.
İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu ?
İstiyorum gideyim sevdiğimle.



Bertolt BRECHT



22 Aralık 2010 Çarşamba

Beyaz Güvercin

  

 Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu
Aldım elime,usul usul okşadım
Sevdim,gençliğimi yeniden yaşadım
Bembeyazdı tüyleri,öyle parlaktı
Açsam ellerimi birden uçacaktı
Eğildim kulağına;dur,gitme dedim
Hareli gözlerinden öpmek istedim
Duydum;avuçlarında sıcaklığını
Duydum;benden yıllarca uzaklığını
Çırpınan kalbini dinledim bir süre
Ve uçmak istedim onunla göklere
Ak güvercinin iri gözleri vardı
Güzelliğinden fışkıran bir pınardı
Soğuk sularından içtim,serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim
Belki buydu sevmek hayat belki buydu
Işıl ışıldım,gözlerim dopdoluydu
Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan
Bir nağme yükseldi,güzelden beyazdan
Uzattı sevgiyle pembe gagasını
Birden öğrendim hayatın manasını
Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
Seninle bir çift güvercin olmak varmış

Ümit Yaşar Oğuzcan




Özlemedim Seni

 
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
Dostluğundan öte bulmalıyım seni
Sıcaklığını bulmalıyım
Dokunuşları, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
Güneş terimizde ışıldamalı sabah olunca
Apansız fırtınalar çıkmalı, sarsılmalıyım
Özlemek yanında olmak isteğidir
Gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni
Saçlarına gül takmam
Bir ırmak gibi akıtırım ovaya
Soluğunla yanar dudaklarımın bozkırı
Akkor halindeki ufuk bakır bir tel gibi
Eriyip gider
Kraterler ortasında kalırım
 

Ahmet TELLİ

Yağmur

Yağmuru sevdiğini söylüyorsun
ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun
 
Güneşi sevdiğini söylüyorsun
ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun
 
Rüzgarı sevdigini söylüyorsun
Rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun
 

İşte bundan korkuyorum
Çünkü beni de sevdigini söylüyorsun

W.SHAKESPEARE


Bir Süre Sonra

Bir süre sonra,
Bir eli tutmakla
Bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak,
Birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin,
Ve öpücüklerin sözleşme
ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın,
Ve yenilgileri
Başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
Bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zerafeti ile,
Ve herşeyi, bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.
Bir süre sonra
güneş ışığının yakıcı olduğunu ögrenirsin
eğer fazla maruz kalırsan
Bu yüzden, başka birisinin
Sana çicek getirmesini beklemeden
Kendi bahçeni yarat
Ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki dayanıklısın...
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin.


 
Veronica A. Shoffstall

21 Aralık 2010 Salı

Sevgi Yakınlığı



Seni hatırlarım, sulara günün şavkı vurunca ;
Seni hatırlarım, dalgalara ay renkler verince.
Seni görür gözüm uzak yollarda tozlar kalkarken;
Derin gecelerde, dağ yollarında yolcu titrerken.
Seni işitirim,boğuk seslerle su yükselince;
Kırlarda sükutu dinlerim gece her şey susunca;
Uzakta da olsan, ben yanındayım, sen yanımdasın.
Gün söner, yıldızlar ışır gökte,
Ah, burda olsaydın.



WOLFGANG VON GOETHE

Bekleyiş


Sayısını unuttuğum günlerce bekleyişten
ben yorgunum rıhtım taşları yorgun
ardarda geçen gemiler durmuyor bu limanda
duranlardan sen çıkmıyorsun.

Bil ki katıksız sancılara razıyım yokluğun olmasa
bil ki bir avuc biber gözlerime serpilen
Ellerimde soğumadı ellerinin izleri
durup şiirler yazıyorum yoluna.

İçimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
kaçıncı kere saatleri susturuyorum
bensiz çözülüp, sensiz bağlanması yok mu balatların
Tükeniyorum.


Türkan İLDENİZ

Özletiyor Seni Bu Yağmurlar



Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle

Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün

Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları

Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini

Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir

Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan

Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun


AHMET TELLİ

Bir Çığlığın Sessizliği



Bir çığlığın sessizliğidir,
Derin suların dinginliği
Kararan kayalarında
Derin suların dingilliği
Çatlatır yüreğinde korkunun tohumunu
Çünki sensizlik en büyük ustadır.
Düşü gerçeğe dönüştürüverir apansız
Isırır bir hançerin yılan dili gibi çatallaşan çeliği
Sonra yanlızca öyküler kalır.
Ve sen onu yaşarsın çaresiz
Dirhem dirhem tartılmaz ki dostluk
Yaşanmaz ki vermesini bilmeden
Damla damla birikirken birşeyler
Boş bir tapınakta birden
Çalar gibi olur çanlar
Ve yaşamın hesabını
Veremezsin bir türlü
Sonra boğuntular sessiz haykırışlar
Karanlık sokaklara çeker seni
Çanlar beyninde asılı duran
Madeni bir gökkubbedir artık
Kulaklarına balmumu da akıtsan
Delecek beynini bu çığlığımsı sessizlik.
Ve bu katran gibi yanlızlık
 

Ahmet TELLİ

Seni Yaşamak

Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece


Behçet Necatigil

Akşam Şiiri


Birden hatırlarsın,
O da seni - - birden bazan:
Nerde, ne yapar şimdi
Parlar bir özlem anılar arasından.

Bu akşam ne garip sözcük
Sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
Akşam. Bilmem bulur muyum
Yollara baksam?

Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız
Bir gün, bir yarım akşam.


Behçet Necatigil

Ses



Kopan çığlar altında kalanlar olduğu
Oysa görülüyordu.

Bir kadının ileride
Bir şeyler hıçkırdığı;
Bir erkeğin, birine,
Görünmeyen birine bir şeyler seslendiği
Oysa görülüyordu.

Ama duyulmuyordu. -Ses!
Sanki ses olmayınca hiçbiri olmuyordu.



Behçet Necatigil

Aşk Gelmiş Cihana


Kız kaptırdı gönlünü
Sevdiği oğlan kalpsizin biri
Alay etti güldü...
Hiç aşka gülünür mü?

Ne çare, cahil aklı
Kız hastalandı, yattı
Mumda yandı pervane... öldü.

Oğlan sormakta haklı
Hiç aşktan ölünür mü?

Behçet Necatigil

Ağız Tadı


Ne kadar geçti aradan ?
Bilemiyorum.
Özlemin çığ gibi büyüyor
Dayanma gücünü bulamıyorum.

Yalnızca avunuyorum.
Ellerini tutamasam da
Bakışların hep gözlerimde duruyor
Ağız tadım bozuk dedimse de
İnanma
Dudaklarının tadını unutamıyorum.
Buz kesildiğim oluyor bazen
sana sarılıp uyuyorum.

Tüm bunlar yetmiyor ama
Seni ara sıra gözlüyorum da
Nasıl bir duygu anlamıyorum
Kahroluyorum.

Sana müthiş kızdığım da oluyor bazen
İliklerim sızlıyor seni anımsadığımda
diri, dip diri oluyorum
Allah belanı ver(me)sin
Seni özlüyorum seni istiyorum.


Ahmet Kutsi TECER

Sonunda

Herşey ne çabuk ne kolay dağıldı sonunda
Neden olmuyor ne kaldı elimde avucumda
Kimseye anlatamam
Çıkmaz sokaklarda bitti sonunda
Derdimi anlatamam
Tutunmuşum paramparça hayata...

Çok Geç

Uyan sonsuz rüyalardan uyan
Çok geç artık çok geç
Dayan ruhum bu acıya dayan
Çaresizim çok geç
Bir günüm daha geçer mi sensiz
Darmadağınım, Yapayalnızım
Sığındığım limandı bu aşk n’olur
Kalbine bir bak ah ben oradayım
Beklemekle diner mi sızı
Sessizliğinin yok mu ilacı
Gün be gün kanarken
Aşk acısı savurur yıkar geçer zamanı

20 Aralık 2010 Pazartesi

Kalbimdeki Sancı

Gönlümdeki küçük bir aşk oyunu mu
Böyle gitmez bilmiyorum ben sonumu
Dudaklarımda aşk
Kalbimde bir sızı
Her günüm gözyaşı
Her anım ah acı
Bekliyorum gelir misin söyle
Ağlıyorum bile bile yanıyorum
Yine bana kalır
Senden çektiğim acı
Neden beni bulur
Bitmek bilmeyen sancı

Yoksun


Küçücük yüreğim

Yorgun,Çaresiz;Yalnız
Vurunca kapımı aşk her uyandığımda
Yoksun Ah
Sen
Hergün bir damla yaş
Akar yüzüme vurur
Susunca şehir bak
Ben burdayım hala
Yoksun Ah
Sen
Nazım Hikmet Ran



 

Damla, kendini tamamlayınca damlar...

İnsan yalnızca oyun oynarken özgürdür. Çünkü ancak o zaman kendi kuralını kendi koyar.

Korkmazdım seni kaybetmekten…
Ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize…
Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…..

Kötü bir döneme girdiğinde ve herşey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde sakın pes etme, çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır....

Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol;
Her istediğini onda ara, onda bul.
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe:
Koy canını ortaya, soyulursan soyul.

Sone 24 - William Shakespeare

Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle,
Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;
Bedenime gelince, o da bu resmin çerçevesi oldu işte;
Malum, resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.
Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan,
...
Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;
Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan,
Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.
İşte bak, gözler gözler için neler yapıyor!
Gözlerim senin şeklini çizdi, seninkilerse,
Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor
Onlardan içeri bakmaya, sen varsın diye içerde.
Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:
Gördüklerini çiziyorlar yalnız, yüreği tanımıyorlar.


Sone 23 - William Shakespeare

Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp,
Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;
Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp
Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi,
Unutuyorum, kendime güvenim olmadığından mutlaka,
...
Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;
Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana,
Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.
O halde, ne demek istediğimi bakışlarım anlatsın,
Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;
Aşkımı onlar açığa vursun, derdime çare arasın;
Öyle ki, hiç kalsın yanında, durmadan konuşanlar.
Ah, sessiz aşk neler yazmış, öğren artık okumayı,
Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı...


 

Kendini boşuna harcamış olur insan, dilediğine ulaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Özlem



Kime dokunsam sensin
Kimi çağırsa dudaklarım...
Başımın tacı, canım efendim.
Görünmez çığlıklarımı gören
Eğilmez başımı öpensin.
Sen bir deniz derinliğisin
Uslanmak bilmez kederler ülkesi...
Coşup yağan fırtına sessizliğim
Kül kedisi yorgunluğunda kalbim
Masalcı ninesini arıyor

Ahmet Hamdi Tanpınar

Suda

Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık,
Tutmuşum tutmuşum ellerinden senin;
Düşmüşüz yavaşça bir sâkin derenin
İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık.

Balıklar gibiymiş, sessiz ve karanlık,
Yüzermiş saçların, yüzermiş nefesin;
Susarmışız öyle, bir sâkin derenin
İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık.
 

Can YÜCEL

17 Aralık 2010 Cuma

Çiçekle Konuşma

Artık ne pencerem var seni koyacak
Ne masam,
Sevgilim de yok bu şehirde
Çiçek seni alıp ne yapsam

Cahit Külebi

Dost


Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

insanlardan buz gibi soğudum,

işte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.
 
Cahit Külebi

Bir Umut



Yorgunsun, uzaklardan gelmişsin,
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut
Onlar da nerdeyse gitti, gider.

Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.

Taşlara düşen saat gibi
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç,
bir umut Hikaye hepsi..

Cahit Külebi