12 Kasım 2010 Cuma

Aptalın Öyküsü

Adamın biri, halinden yakınır dururmuş: “Çalışıyorum, didiniyorum sonunda ancak geçinebiliyorum. Üstelik yalnız başınayım, kimim kimsem yok…” Böyle mutsuz mutsuz sızlanıp dururken, bir karar vermiş. Yollara düşüp bir melek bulacak, halini anlatıp ondan bu haksızlığı düzeltmesini isteyecekmiş.

Yola koyulmuş. Dağda giderken bir kurda rastlamış. Ayakta zor durabilen, bir deri bir kemik kalmış kurt, adama yaklaşmış, nereye gittiğini sormuş. Adam derdini anlatmış, “Bir melek arıyorum. Onu bulup bana yapılan haksızlığı düzeltmesini isteyeceğim…” Bunun üzerine kurt, “Bana da bir iyilik yapar mısın” demiş, “ben de gece gündüz dolaşıyorum, bir lokma yemek zor buluyorum. O meleğe benden söz et, böyle açlıktan öleyazan kurt da olur muymuş diye sor…”

Adam tekrar yola koyulmuş. Çok geçmeden karşısına güzel bir kız çıkmış. Kız da ona nereye gittiğini sormuş. Melek hikâyesini dinledikten sonra adamın ellerine sarılmış:

“Yalvarırım o meleğe benim durumumu da anlat. Gencim, güzelim, zenginim, her şeyim var ama çok mutsuzum. Mutluluğa ulaşabilmek için ne yapmam lazım, ne olur o meleğe sor…”

Adam, melekle kız için de konuşacağına söz vermiş ve yola devam etmiş. Yorulduğu bir sırada dinlenmek için bir ağacın altına uzanmış. Fakat, çevresi yemyeşil olan bu ağacın neredeyse bir tek yaprağı bile yokmuş. Tabii ağaç, bu durumuna çok üzülüyormuş. Ağaç da adama derdini anlatmaya koyulmuş:

“O meleği bulduğunda benden de bahseder misin. Benim bu kaderim nedir, hiçbir şey anlamıyorum. Bak, nasıl da bereketli bir toprak üzerindeyim. Bütün ağaçlar yaprağa, meyveye boğulmuş. Benimse hiç bir şeyim yok. Diğerleri gibi yeşillenmem için ne yapmalıyım, meleğe sorar mısın?”

Adam, ağaca da “peki” demiş, “sorarım.” Ve yoluna devam etmiş…

Nihayet, bulmaktan umudunu kesmiş, vazgeçmek üzereyken bir gün, melek karşısına çıkıvermiş…

Adam anlatmaya başlamış:

“Gece gündüz demeden çalışıyorum, dünyanın hiçbir nimetinden yararlanamıyorum. Acınacak bir hayatım var. Benden çok daha az çalışıp çok daha fazla sefa süren birçok insan var. Söyler misin; eşitlik, adalet bunun neresinde!”

Adamı dinleyen melek, “Tamam, tamam!” demiş. “Zengin ve mutlu olabilmen için sana bir şans veriyorum. Şimdi geldiğin yoldan git, evine dön.”

Meleğin bu sözleri üzerine rahatlamış adam ve kurdun, kızın ve ağacın ricalarını hatırlamış ve meleğe onları da anlatmış. Melek onlar için de birşeyler söylemiş. Adam bunları da bir güzel dinlemiş ve dönüş yoluna koyulmuş.

Uzun bir yolculuğun sonunda ağacın yanına ulaşmış ve meleğin söylediklerini anlatmış:

“Köklerinin tam yanında gömülü altın dolu bir sandık varmış. Bu yüzden beslenemiyormuşsun. Beslenemediğin için yaprağın ve meyven yokmuş. Sandık çıkarılırsa senin de meyven ve yaprağın olacak.”

“Yaşasın!” Demiş ağaç: “Çabuk orasını kaz ve o sandığı çıkar!”

“Hayır” demiş adam, “Melek bana kendi şansımı verdi. Evime dönmem lazım…”

Yoluna devam etmiş. Genç kız bıraktığı yerde onu beklemekteymiş. Adamı görünce koşmuş ve “Melek ne dedi?” diye sormuş. “Sevinçlerini ve acılarını paylaşabileceğin birini bulup da evlenirsen bütün dertlerin hallolacak, mutlu olacaksın” demiş adam. O zaman kız, “Hadi seninle evlenelim, mutlu olmaya çalışalım!” diye atılmış. Adam, “hayır, olmaz” demiş. “Buna zamanım yok. Melek benim şansımı verdi, bir an önce eve gitmeliyim. Sen de kendine başka bir koca bul artık…”

Çok geçmeden o zayıf, bir deri bir kemik kurt çıkmış karşısına. Adam olanı biteni ona da anlatmış. Kendi şansını bulmak için evine gittiğini, acelesi olduğunu söylemiş. “Peki ya ben!” Demiş kurt, “Benim için ne dedi? Onu söyle ve git!” “Senin için söylediğini ben anlamadım” demiş adam; “melek dedi ki, o kurt, yiyecek bir aptal bulamazsa aç susuz dolaşmaya mahkumdur.”

Kurt, “Ben çok iyi anladım.” Demiş ve aptalı yemiş.

2 yorum:

Figen dedi ki...

En sevdiğim öykü

Udeh dedi ki...

Çok güzel bir hikaye ve sürükleyiciydi..